
Kendimiz için yaptıklarımız bizimle birlikte ölür; başkaları için yaptıklarımız ise bizden sonra yaşar.
Çizdiğimiz her çizgi, şekillendirdiğimiz her yapı; kalıcı bir etki bırakma inancımızı yansıtır.
ARC DSGN Office olarak biz yalnızca bugünü tasarlamıyoruz — nesiller boyunca yaşanacak, toplumlar tarafından benimsenip, zarafetiyle hayranlık uyandıracak mekânlar hayal ediyoruz.
Bizce iyi tasarım yalnızca beton ve çelikle ilgili değildir; biçim ile işlev, sanat ile mühendislik arasındaki dengeyle ilgilidir. İster mimari bir vizyonla, ister yapısal bir hassasiyetle...
Biz, ilham veren ve kalıcılığını koruyan mekânlar inşa ediyoruz.
Sadece ona özgü bir güzellik taşıyor.
Ve bu benim tasarımım.
Kurucunun Mesajı


Saygıdeğer ziyaretçi ;
Ben Yusuf Akçay, 1992 yılında İstanbul’da doğdum. Taşıyıcı sistemler ve deprem mühendisliği yolculuğum, 1999 depreminin sessiz etkisiyle başladı. Başlangıçta bir merak olarak başlayan bu ilgi, zamanla bir bağlılığa dönüştü — yalnızca yapıların nasıl ayakta kaldığını değil, onları gerçekten ayakta tutan şeyin ne olduğunu anlamaya yönelik bir bağlılığa. İnşaat mühendisliği temelli lisans eğitimimi ve ardından deprem mühendisliği yüksek lisans sürecimi tamamladım. Yüksek lisans süresince, zemin iyileştirmenin orta-yüksek katlı yapıların sismik performansı üzerindeki etkilerine odaklanan çalışmalar yürütüp, tez ve araştırmalar yayınladım. Bu süreç bana güvenliğin çoğu zaman en görünmeyen yerde, derinlerde başladığını — yapısal güvenliğin ve işlevsel yapısal bütünlüğün yalnızca en alttan katmandan en yükseğe kadar bilinçli mühendislik, doğru tasarım, vizyoner mimari yaklaşım ile mümkün olacağını öğretti.
Bugün, taşıyıcı sistemler ve deprem mühendisliği alanında uzman, tasarım odaklı bir proje direktörü olarak mühendislik hassasiyetini mimari vizyonla birleştiriyorum. 2022 yılında bu felsefeyi yansıtan ARC DSGN'yi kurdum. O günden bu yana tüm bilgi, deneyim ve emeğimi bu vizyonu gerçekleştirmeye adadım. Biz her şeyi temelden başlayarak, anlamla inşa ederiz.
Tanışalım yada tanışmayalım, birlikte çalışma fırsatımız olsun veya olmasın, web sitemizi ziyaret etmeye değer bulduğunuz için size içtenlikle teşekkür ederim. Hayat size güzellik getirsin. Ve yollarımız kesişirse, bu bir amaçla, netlikle ve ortak bir vizyonla olsun.

Statik Tasarımımızı Yönlendiren Prensipler

Mimari Vizyonumuzu Şekillendiren Prensipler

Temel ilkemiz, gerekli dayanım ve sünekliğin sağlanmasıdır; bu doğrultuda, sismik etkiler sonucu oluşan maksimum iç kuvvetlerin her bir taşıyıcı eleman için hassasiyetle belirlenmesi şarttır. Bir mühendis, analiz yazılımlarının verdiği sonuçlara asla tek başına güvenmemeli; bu değerleri değerlendirmeli ve her zaman güvenli tarafta kalacak şekilde doğrulamalıdır. Bu anlayışa dayanarak, hem kesitlerin boyutlandırması hem de donatı detaylandırması gerçekleştirilmelidir.
Taşıyıcı çerçeve sistemi, düzenli açıklıklarla, süreklilik gözetilerek ve dik açılı aks birleşimleriyle inşa edilmelidir.
Her katta, yapısal bütünlüğü ve yüklerin düzgün dağılımını sağlamak amacıyla süreksiz kirişlerden ve aşırı uzun tek doğrultulu döşemelerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Yatay yer değiştirmeler sınırlandırılmalıdır; herhangi bir yapıda yatay hareketleri kontrol altına almanın en güvenilir yolu, deprem etkilerine karşı direnci kiriş ve kolonlar yerine öncelikle perde duvarlar aracılığıyla sağlamaktır. Perde duvarların rijitliğinin artırılması ve yapı içinde stratejik konumlarda yerleştirilmesi, katlar arası ötelenmelere karşı en etkili çözümdür. Özellikle zayıf zeminlerde veya deprem bölgelerinde yer alan yapılarda fazladan perde duvar tasarımı vazgeçilmezdir ve asla göz ardı edilmemelidir.
Perde duvarlar yalnızca yapı çekirdeği etrafında değil, aynı zamanda cephelere de yerleştirilmeli; bu yerleşim, yapısal simetriyi sağlamalı ve mimari yerleşimle uyumlu olmalıdır. Kolonlar, hem X hem de Y doğrultusunda mümkün olduğunca dengeli bir şekilde dağıtılmalı; kısa ve uzun kenarlarının yönelimi de düzenli ve dengeli olacak şekilde tasarlanmalıdır. Kiriş-kolon birleşim detayları, güçlü ve stabil bağlantılar oluşturacak şekilde doğru biçimde detaylandırılmalı; mümkün olan her durumda, kolonlar en az iki kenarından kirişlerle sınırlandırılmalıdır.
ARC DSGN olarak, tasarımlarımızda özenli mekânsal organizasyonu esas alıyoruz. Her mekân, amacına uygun planlanarak alan verimliliği ve işlevler arasında kesintisiz akış sağlanmakta ve yapının etkinliği artırılmaktadır.
ARC DSGN, kullanıcı ihtiyaçları ve mekânsal etkileşimi merkeze alarak, ergonomik ve sezgisel tasarımlarla verimlilik ve uzun vadeli değer sağlar.
Tasarım yaklaşımımız, tutarlı bir estetik dil ve yalınlık ilkesine dayanır. Görsel bütünlükle çağdaş, minimalist ve kalıcı kimlikler oluşturur.
Tasarım felsefemizin merkezinde, doğal ışık ve havalandırmanın etkin ve bilinçli kullanımı yer almaktadır. Bu yaklaşım, yapıların özgün kimliğini güçlendirirken yeşil tasarım ilkelerine ve mekânsal deneyimin niteliğine anlamlı katkılar sunmaktadır.
ARC DSGN olarak tasarım aşamasında uzun ömürlü yapılar için geri dönüştürülebilir, yerel ve dayanıklı malzemeleri tercih ederek çevresel zararlı etkiyi azaltıp, yapı kullanım ömrünü arttırmayı amaçlarız.
Projelerimiz, akıllı sistemler ve enerji yönetimiyle entegre, kullanıcı konforu ve geleceğe uyum sağlayan esnek altyapılar sunacak şekilde tasarlanmaktadır.
ARC DSGN, iklim verileri ve çevresel koşulları tasarımın ayrılmaz bir parçası hâline getirerek enerji verimliliğini artırır, çevreyle bütünleşir ve sürdürülebilir mimari değerler oluşturur.
S420 veya ASTM A615 Grade 60 çelik sınıfından daha düşük çelikler ile, C25/30 veya 4000 psi basınç dayanımından daha düşük beton sınıflarının kullanımından kaçınılmalıdır. Bu minimum değerler, yapısal güvenlik, dayanıklılık ve modern tasarım standartlarına uyum açısından temel eşikleri temsil etmektedir.
Her birleşim noktasında bir düşey taşıyıcı eleman bulunmalıdır. Plan yerleşiminde, kırık çerçeve ve kırık akslı çerçeve kirişi olmamalıdır. Düşey yük aktarım yollarında sürekliliğin sağlanması, yapısal stabilite ve deprem performansı açısından kritik öneme sahiptir.
Diferansiyel oturmalar veya sıcaklık değişimleri nedeniyle oluşabilecek temel yer değiştirmeleri ve dönmeleri dikkate alınmanın yanı sıra, deprem sırasında çekiçleme etkisini önlemek amacıyla, bina blokları arasında — veya mevcut yapılar ile yeni yapılan yapılar arasında — mutlaka deprem derzi bırakılmalıdır.
Temel tasarımı, her bir zemin türünün özelliklerine özgü olarak yapılmalıdır. Negatif zemin gerilmeleri kontrol edilmeli ve oluşabilecek tüm oturmalar dikkatle değerlendirilmelidir.




Mesajınızı bırakın, en kısa zamanda size ulaşalım.
Hayal ettiğiniz, tasarlanmasını istediğiniz veya tasarım sürecimize rehberlik etmesi için referans olarak kullanılmasını istediğiniz proje ya da eskizlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.